28 Kasım 2013 Perşembe
6 Ekim 2013 Pazar
5 Ekim 2013 Cumartesi
8 Eylül 2013 Pazar
23 Mayıs 2013 Perşembe
14 Nisan 2013 Pazar
ŞEYTAN HAŞLAMASI / canan karatoğma
şeytan diyor ki
çek o vicdanının kulağını
kessin mız mız çocuklar gibi zırlamayı
kese kağıdı gibi vefa doldurduğun yüreğini
buruşturup at balkondan aşağı
özlemek dediğin bal küpünde ekşiyen sirke
bırak üzüm üstünde vızıldasın arılar..
şeytan diyor ki
ters düz et bütün yokuşları
çıkışa edilen dualar iniş niyetine yapılsın
av dediğin önce avcısına tuzaktır
bırak dibe çırpsın kanatlarını kuşlar
eteğinde çoğalan ateş taşlarıyla
sapanını seni duymayan tanrıya yönelt
şeytan diyor ki
savur denizin tuzunu
üfür zehrini yatağında kurusun nehirler
suyu yak
maviyi yık
ille de susadıysan
işte aşk dediğin benim sunduğum şerbet
kana kana iç
doya doya iç
sonra da sil ağzının kenarını unut gitsin… !
şeytan diyor ki
…………………….
de be şeytan, istediğini de
inan ki dinlemem seni
korkarım aşk bahçelerinde
atlas çiçeklerini sulayan meleklerin hatrı kalmasından
hadi git şeytan
kırık bacağınla sen kendi azabında haşlan..!
canan karatoğma
HARBE GİDEN KELİME'YE SİTEM / Haydar ERGÜLEN
Kelimeler nereye gidiyorsunuz böyle,savaşa mı
ölümün kum gibi kaynadığı çöl mü çağırıyor sizi,
oysa yenik çıkmıştınız her savaştan,hayli yorgundunuz
dinlenecektiniz biraz,birkaç şiirde keyfini çıkaracaktınız
kelime olmanın,dilden dile dolaşmanın,mırıldanmanın...
Vakit dünyanın sonbaharıydı,sevdiklerimizin de sonbaharı
olacakmış meğer hayat,hiç bilmeden,hiç istemeden
birlikte bir kışımız daha olur mu diye telaşlı yüreğimize,
yavaş biraz,beni öldüreceksin,yavaş diyecektik,acıdığını
söylemeyecektik elbet,nereye gidiyorsun ya hu diyemeden giden
Mehmet Koyunoğlu'na,pek erkencisin arkadaş demeyecektik,
gençliğimiz gibi gidene,hani şiir gibi şarkılar yakan
Fikret Kızılok'a,'Bu kalp seni unutur mu' demeyecektik,
biliriz unutmaz dünyanın bu son / baharına,sondan
sonraki kışına ne kalırsa kalbimizden,
kalırsa yani kalbimiz,unutmaz!
Kelimeler nereye gidiyorsunuz böyle,savaşa mı,maviydiniz,
kırmızıydınız,beyazdınız,mordunuz,yeşildiniz,şimdi
kahverengiler,griler,siyahlar,hakiler içinde hiç bilmediğiniz
dillere gidiyorsunuz,çekirge sürüsünden harf ordusu
karınca katarından şiir alayı,cümle mangası,hiç düşmediğiniz
çöllere gidiyorsunuz,'harbe giden mektepli' gibi,üstelik sizi
arkadaşı gibi,treni gibi,kedisi gibi seven çocukların gözü önünde,
yaşarlarsa eğer bir daha hiç mırıldanmayacaklar sizi belki
aşık olurlarsa yazmayacaklar sevdiklerine bir harfinizi
sizden bir mektup beklemeyecekler,Tanrı'ya sizinle
dua etmeyecekler,gözyaşı dökmeyecekler yağmur gibi kelimelerle,
bir harfin bile gölgesine kıvrılıp,uyumayacaklar ikindiyi...
Çünkü önce siz yazıldınız savaşa silahlardan önce
askerlerden önce kelimeleri gönderiyorlar artık,düşman'ın
üstüne
ve ne tuhaf güle oynaya,yaza sızıla
savaşa gidiyor kelimeler de!
Kelimeler,kardeşlerim,savaşta işiniz ne,büyük küçük
demeden birer birer kırılacak harfleriniz de
sizi başka savaşlar bekliyor bilmiyor musunuz,aşk
bekliyor işte,savaşların en güzeli,evler bekliyor
'savaşların çetini',oyunlar bekliyor bahçeler gibi
kağıtlar bekliyor ki kimse kimseyi beklememiştir öyle
yollar bekliyor,gözler bekliyor,narlar,incirler,üzümler
zeytinler bekliyor sizi,kelimeler kardeşlerim,nereye
terk edip şiirleri,eylülleri,kederleri,yağacak
karları belki gelecek belki de geçmiş sonbaharları
Bari tüfek çatmamış bir kelime bırakın da geriye
onunla sitem edeyim harbe giden kardeşlerine!
KAYNAK:Üzgün Kediler Gazeli / Haydar ERGÜLEN / Merkez Kitaplar
ölümün kum gibi kaynadığı çöl mü çağırıyor sizi,
oysa yenik çıkmıştınız her savaştan,hayli yorgundunuz
dinlenecektiniz biraz,birkaç şiirde keyfini çıkaracaktınız
kelime olmanın,dilden dile dolaşmanın,mırıldanmanın...
Vakit dünyanın sonbaharıydı,sevdiklerimizin de sonbaharı
olacakmış meğer hayat,hiç bilmeden,hiç istemeden
birlikte bir kışımız daha olur mu diye telaşlı yüreğimize,
yavaş biraz,beni öldüreceksin,yavaş diyecektik,acıdığını
söylemeyecektik elbet,nereye gidiyorsun ya hu diyemeden giden
Mehmet Koyunoğlu'na,pek erkencisin arkadaş demeyecektik,
gençliğimiz gibi gidene,hani şiir gibi şarkılar yakan
Fikret Kızılok'a,'Bu kalp seni unutur mu' demeyecektik,
biliriz unutmaz dünyanın bu son / baharına,sondan
sonraki kışına ne kalırsa kalbimizden,
kalırsa yani kalbimiz,unutmaz!
Kelimeler nereye gidiyorsunuz böyle,savaşa mı,maviydiniz,
kırmızıydınız,beyazdınız,mordunuz,yeşildiniz,şimdi
kahverengiler,griler,siyahlar,hakiler içinde hiç bilmediğiniz
dillere gidiyorsunuz,çekirge sürüsünden harf ordusu
karınca katarından şiir alayı,cümle mangası,hiç düşmediğiniz
çöllere gidiyorsunuz,'harbe giden mektepli' gibi,üstelik sizi
arkadaşı gibi,treni gibi,kedisi gibi seven çocukların gözü önünde,
yaşarlarsa eğer bir daha hiç mırıldanmayacaklar sizi belki
aşık olurlarsa yazmayacaklar sevdiklerine bir harfinizi
sizden bir mektup beklemeyecekler,Tanrı'ya sizinle
dua etmeyecekler,gözyaşı dökmeyecekler yağmur gibi kelimelerle,
bir harfin bile gölgesine kıvrılıp,uyumayacaklar ikindiyi...
Çünkü önce siz yazıldınız savaşa silahlardan önce
askerlerden önce kelimeleri gönderiyorlar artık,düşman'ın
üstüne
ve ne tuhaf güle oynaya,yaza sızıla
savaşa gidiyor kelimeler de!
Kelimeler,kardeşlerim,savaşta işiniz ne,büyük küçük
demeden birer birer kırılacak harfleriniz de
sizi başka savaşlar bekliyor bilmiyor musunuz,aşk
bekliyor işte,savaşların en güzeli,evler bekliyor
'savaşların çetini',oyunlar bekliyor bahçeler gibi
kağıtlar bekliyor ki kimse kimseyi beklememiştir öyle
yollar bekliyor,gözler bekliyor,narlar,incirler,üzümler
zeytinler bekliyor sizi,kelimeler kardeşlerim,nereye
terk edip şiirleri,eylülleri,kederleri,yağacak
karları belki gelecek belki de geçmiş sonbaharları
Bari tüfek çatmamış bir kelime bırakın da geriye
onunla sitem edeyim harbe giden kardeşlerine!
KAYNAK:Üzgün Kediler Gazeli / Haydar ERGÜLEN / Merkez Kitaplar
27 Mart 2013 Çarşamba
13 Şubat 2013 Çarşamba
Mektubunu Aldım /Süreyya Berfe
Bira da girdi köye diyorsun,kimsenin çaya baktığı yok
Hacı Ekber seksen yaşına değdi,yine aynı derede yıkanıyor
Uğraklı avratlar çoğaldı,enfiyenin fiyatı arttı
Altında çamaşır yıkadıkları söğütler vardı ya,yıktılar
Şimdi ordan Nato yolu geçiyor
Döktüğün diller boşa gitmiş,dediydim sana,dangalaklar anlamaz
Shell istasyonunu bunlar hala İzzet'in benzinlik sanıyor
- Can kulağıyla dinler görünür
İçindeki derdi söylemez,herkesin bildiğini söyler
Çok konuştun,ağzın mı kurudu,ayran verir
Muhtar seçimlerini ciddiye alır,kavga eder,adam öldürür
Genel seçimler için sana söz,hemşerisine oy verir
Kitleyle organik bağ kurduğuna inananları
Ve kendisini parti sananları düşünüyorum
Seçimlerde kavga nizah olmadı,kimsenin baktığı yok
Aşağı mahalle Fevzioğlu'na,yukarı mahalle Karaoğlan'a verdi
Kızamık bol,frengi de var,yine öldürüyor koyun kenesi
Kurt biraz seyreldi,,Zemheri'de geliyor,o da tek tük
Askerden kaçan olmadı,doldular kamyona,hepsi gitti
Birine bir şey olmuş talimde,bilen yok,haber gelmedi.
- Benim en yakın askerlik arkadaşım defterimdir
Bir kısmını taktim ediyorum:
"Baştan geçen hatıralar
7 yumruk ve 4 tepik yedim,ağzım burnum kanadı
.................................
Memleketten bir mektup gelmedi,tabii selam da gelmedi
Bir gariplik çöktü üstüme,sabaha kadar uyuyamadım ./..
Talimde dalgınlık yaptım ve kıymetli bir sopa yedim
Bu da bana ebedi bir hatıra oldu.
Koruyucu bakım harpte zafer için esastır.
Dün arkadaşım İsmail'le yılın filmine gittik.
Tabii efkarlandık ve dertleştik
Gurbet yolu gariplerin yoludur.
..................
Bir aracın en büyük parçalarını sayınız.
285 TL. babamdan gelen en büyük para budur."
Her şeyi defterime yazarım.Şarkı,türkü,şiir,ne olursa.
Bazı kederli anlarımda çiçek resimleri yaparım.
Tezkere bekleyenleri,sakat sakat tadatlara çıkanları düşünüyorum.
Yine Domuzderesi'ndeki köprüden işliyoruz,n'apalım
Yanındaki çatlak duruyor,kimsenin baktığı yok
Kiremit damlı evler yaptırıyor Alamanyacılar
Yüksekçe,helası içinde,güzel oluyor
Bizim,Gazi Mecit ustayı bilirsin
İyiden iyiye çöktü,aç gezip,tok görünüyor
- Karacaoğlan'ı ezbere bilir
Kadınlara yüz vermez
Radyo neyse ne de,teybe aklı ermez
Madalyalar mı ? "Adam sen de" der "hatır gönül işi"
Düşman müfrezesini bir başına imha etmiştir,ama söylemez
Güneşin açık havada çıkacağına inanır
At pisliğindeki arpaları kaynatıp yiyenleri
Bayramları kollayan tahta bacaklıları düşünüyorum
Kızını okula gönderen pek az,gidenler beşi bitirmeden çıkıyor
Milliyetçi öğretmenin çocuğu oldu,perişan zavallı,şikayetçi burdan
Geçende müfettiş vardı,tavşan tersi gibi bir adam,yazık
Haaaa,senden sonraiki kız öğretmen geldi
Bir evde kalıyorlar,pantolsuz gezmiyorlar,başları önlerinde
Sarı benizli,zayıf,aşık gibi kızlar,ağlıyorlarmış avratlara
Sularını kendileri taşıyorlar
- Üşürüz,yine de tezek istemeyiz
Çaputla sıkarız ağrıyan başımızı
Korkudan yalan söyleriz,nişanlıyız deriz
İlk günler ikimiz birden ağlıyorduk,şimdi öyle değil
Alışmışız olmayacağını bile bile
Her yıl daha iyi bir yere atanmamızı isteriz
Kardeşlerini kıskananları düşünüyorum
Yüzü gülmez ablaları düşünüyorum
Sorma,burda da aldı yürüdü pahalılık
Tezek yüz elli kuruş,kötü oğlak yüz lira,kimsenin elmaya baktığı yok
Elektrikten haber çıkmadı,çeşme eski çeşme
Kumarcılar azgın,iki gece üst üste uyumadıkları oluyor
Başlık parası yükseldi,düğünler azaldı,nazlandı kızlar
Hasan'ın oğlu çobanlık yapıyor,avradı kaçtı
Dönmedi o günden bu güne,yeri bilinmiyor
- Yıllardır arar babasının mezarını
Silahına güvenir,kahveye çıkmaz
Okula gelip sobaları yakar,çocukların kalemlerini açar
On lira borç alır,beşini arkadaşına verir
Gelen büyük adamları karşılamaya gitmez
Her lafın sonunu "ağız tetik,dil tüfek" diye bağlar
İnlerde saklanan kaçakları
İşleyen kama yaralarını düşünüyorum
KAYNAK: Türk Şiiri Antolojisi 2. Cilt / Mehmet FUAT /ADAM YAY.
Hacı Ekber seksen yaşına değdi,yine aynı derede yıkanıyor
Uğraklı avratlar çoğaldı,enfiyenin fiyatı arttı
Altında çamaşır yıkadıkları söğütler vardı ya,yıktılar
Şimdi ordan Nato yolu geçiyor
Döktüğün diller boşa gitmiş,dediydim sana,dangalaklar anlamaz
Shell istasyonunu bunlar hala İzzet'in benzinlik sanıyor
- Can kulağıyla dinler görünür
İçindeki derdi söylemez,herkesin bildiğini söyler
Çok konuştun,ağzın mı kurudu,ayran verir
Muhtar seçimlerini ciddiye alır,kavga eder,adam öldürür
Genel seçimler için sana söz,hemşerisine oy verir
Kitleyle organik bağ kurduğuna inananları
Ve kendisini parti sananları düşünüyorum
Seçimlerde kavga nizah olmadı,kimsenin baktığı yok
Aşağı mahalle Fevzioğlu'na,yukarı mahalle Karaoğlan'a verdi
Kızamık bol,frengi de var,yine öldürüyor koyun kenesi
Kurt biraz seyreldi,,Zemheri'de geliyor,o da tek tük
Askerden kaçan olmadı,doldular kamyona,hepsi gitti
Birine bir şey olmuş talimde,bilen yok,haber gelmedi.
- Benim en yakın askerlik arkadaşım defterimdir
Bir kısmını taktim ediyorum:
"Baştan geçen hatıralar
7 yumruk ve 4 tepik yedim,ağzım burnum kanadı
.................................
Memleketten bir mektup gelmedi,tabii selam da gelmedi
Bir gariplik çöktü üstüme,sabaha kadar uyuyamadım ./..
Talimde dalgınlık yaptım ve kıymetli bir sopa yedim
Bu da bana ebedi bir hatıra oldu.
Koruyucu bakım harpte zafer için esastır.
Dün arkadaşım İsmail'le yılın filmine gittik.
Tabii efkarlandık ve dertleştik
Gurbet yolu gariplerin yoludur.
..................
Bir aracın en büyük parçalarını sayınız.
285 TL. babamdan gelen en büyük para budur."
Her şeyi defterime yazarım.Şarkı,türkü,şiir,ne olursa.
Bazı kederli anlarımda çiçek resimleri yaparım.
Tezkere bekleyenleri,sakat sakat tadatlara çıkanları düşünüyorum.
Yine Domuzderesi'ndeki köprüden işliyoruz,n'apalım
Yanındaki çatlak duruyor,kimsenin baktığı yok
Kiremit damlı evler yaptırıyor Alamanyacılar
Yüksekçe,helası içinde,güzel oluyor
Bizim,Gazi Mecit ustayı bilirsin
İyiden iyiye çöktü,aç gezip,tok görünüyor
- Karacaoğlan'ı ezbere bilir
Kadınlara yüz vermez
Radyo neyse ne de,teybe aklı ermez
Madalyalar mı ? "Adam sen de" der "hatır gönül işi"
Düşman müfrezesini bir başına imha etmiştir,ama söylemez
Güneşin açık havada çıkacağına inanır
At pisliğindeki arpaları kaynatıp yiyenleri
Bayramları kollayan tahta bacaklıları düşünüyorum
Kızını okula gönderen pek az,gidenler beşi bitirmeden çıkıyor
Milliyetçi öğretmenin çocuğu oldu,perişan zavallı,şikayetçi burdan
Geçende müfettiş vardı,tavşan tersi gibi bir adam,yazık
Haaaa,senden sonraiki kız öğretmen geldi
Bir evde kalıyorlar,pantolsuz gezmiyorlar,başları önlerinde
Sarı benizli,zayıf,aşık gibi kızlar,ağlıyorlarmış avratlara
Sularını kendileri taşıyorlar
- Üşürüz,yine de tezek istemeyiz
Çaputla sıkarız ağrıyan başımızı
Korkudan yalan söyleriz,nişanlıyız deriz
İlk günler ikimiz birden ağlıyorduk,şimdi öyle değil
Alışmışız olmayacağını bile bile
Her yıl daha iyi bir yere atanmamızı isteriz
Kardeşlerini kıskananları düşünüyorum
Yüzü gülmez ablaları düşünüyorum
Sorma,burda da aldı yürüdü pahalılık
Tezek yüz elli kuruş,kötü oğlak yüz lira,kimsenin elmaya baktığı yok
Elektrikten haber çıkmadı,çeşme eski çeşme
Kumarcılar azgın,iki gece üst üste uyumadıkları oluyor
Başlık parası yükseldi,düğünler azaldı,nazlandı kızlar
Hasan'ın oğlu çobanlık yapıyor,avradı kaçtı
Dönmedi o günden bu güne,yeri bilinmiyor
- Yıllardır arar babasının mezarını
Silahına güvenir,kahveye çıkmaz
Okula gelip sobaları yakar,çocukların kalemlerini açar
On lira borç alır,beşini arkadaşına verir
Gelen büyük adamları karşılamaya gitmez
Her lafın sonunu "ağız tetik,dil tüfek" diye bağlar
İnlerde saklanan kaçakları
İşleyen kama yaralarını düşünüyorum
KAYNAK: Türk Şiiri Antolojisi 2. Cilt / Mehmet FUAT /ADAM YAY.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)