1 Ağustos 2009 Cumartesi

Ne kadar da çokum / Arzu Altınçiçek

Ne kadar da çokum / Arzu Altınçiçek

avuçlarına yüz sürdüğüm adama;
senin için bıraktım savaşlarımı




bu kentin sahte mutluluklarından sakındım
yalanlarından
nankörlerinden
kimin eli kimin cebinde aşklarından

güz dökümü sokaklarda ruhlarla gezdim
köşe başlarında sadaka dilenenlere öfkeli
aşka avuç açacak kadar açtım

takvimlerin intiharında keşkeler biriktiren
her kayan yıldıza dilek bağlayan yalnız bakışlardandım
ya da bir avuç fincanda dünya dolusu mutluluk arayanlardan…
papatya katiliydim
kendi cumhuriyetimde kendime dizilmiş

aşk depremlerinden çıktım bu kentin
ekmek kavgasından
gelin konvoyundan
maç coşkusu kurşunlarda sindim
kadınların tecavüze uğramış bedenlerinde öldüm tekrar tekrar
ve azar azar yitirdim inancımı tanrıya
“tanrı yok, diyordu bir kadın
- Muhammet yok İsa yok
yok bütün peygamberler annem yok ”
ama bir şeyler olmalıydı kurtaracak ölümden çocukları
yaşlıları kuyruklardan çekip alacak bir el
afrikamı yeşile saracak nefes
kara deliğe göğüs gerecek kadınları olmalıydı bu kentin
gücüm yettiğince her şeyin savaşını verdim
anamın
böbreğinin
beynimin
yokluğun
ihanetin
gidenlerin
şiirlerin
gaspçıların
yurtların
kitapsızların
dingin mavilerin çırpınan beyazıydım; yorgunluğu insanlıktan bildim

bir gece vakti buldum sebepsiz telaşımı
en büyük boşluğum; sana tırmanıyorum yıldız tepelerinde
sana azıyorum karadeniz gibi köpük köpük
sana kazıyorum ölüdenizi kürek kürek
sana yazıyorum hayaldenizinden çaldığım mürekkepli şiirleri
aşk bıçağı soluğundan bir kesik boynumda
sana kanıyorum gelincik gelincik
yüzüm bir avuç istanbul, ülkemdir yüzümde ellerin
seni sana sunduğum çocuklar büyütüyorum saf aşk döllerinden yalınayak
seninle ne kadar da çokum !




"Nur saka/ Tanrı yok, aşk yok, oğullarım yok şiiri"