23 Temmuz 2009 Perşembe

Her yer benim evim / Ali Deniz Uslu

Her yer benim evim / Ali Deniz Uslu

İsmi Nejat Şeker.Evi Bomonti’de bir sokağın ucundan diğerine kadar uzanıyor.Sokağın başında küçük bir dehlize sıkıştırılmış yatağı ve eşyaları var,ama o genelde evin salonu olarak sokağın öte tarafındaki açık alanı kullanıyor.Şeker,”Kaldığım yerler iyi,farklı.Hepsi benim evim.” diyor.Şimdiki sokağına,evine ise ne zaman yerleştiğini hatırlamıyor.Yaşını da tam olarak bilmiyor,”Görüntümün yaşı yok.Israr edersen sanırım 40’ı geçtim.” diyor.Giderek sesinin tonu ağırlaşıyor:”Yaşın ne önemi var.Tüketiyoruz onu…”

Masmavi gözlerini uzun zamandır teline dokunmadığı saçları ve sakallarının arasından arasından arada bir çıkarıyor.Hep uzaklara bakar bir hali var,sanki birini bekliyor.

İstanbul doğumlu ama kökleri Ksradeniz’de.İç geçiriyor.”Belki oralarda olmak daha iyi gelirdi bana” diyerek.Ailesinden ne zaman ayrıldığını düşünüyor.Hesabına göre belki on,belki on beş yıl…
Akrabaları olduğunu söylüyor.Onlardan uzak olmasının sebebini kendine saklıyor,”Keşifler noksan,benim de ailemin de hataları oldu.İnsanlar eksik ve arızalı” diyor.Özledikleri olmuyor mu ? Belki de özleyeceklerini hatırlamıyor,hatırlamak istemiyor.Sonra ben sorduğum sorulardan utanıyorum.Bir yandan da merak ediyorum,ama sıkıntı yok,konuşmaya devam ediyoruz.Onunla görüştüğümüz gün hava nispeten sakin,lodos yok.Yağmur da çekilmiş kenara.O,sokaktan geçenleri süzüyor.Elbette fazla bakmıyor,zaten göz göze gelmekten çekiniyor.Peki,sokakta günlerini nasıl geçiriyor ? Cevapları alaycı,belli ki,yalnızlığı gibi hayattan da korkmuyor.Ya onunla barışmış,ya da onu da ciddiye almıyor,”Sürekli geziyorum,tozuyorum.Açık hava da hayat daha sağlıklı.Genelde dinleniyorum,istirahatteyim” diyor.

Yanında iki torbası var,birinin içinde yiyecekleri,diğerinde giysileri…Boynuna geçirdiği iki çantası,belindeki kemerle buluşuyor.Sanki içlerinde hayatını taşıyor.Şeker’in kaldığı sokakta pek çok atölye,imalathane ve tekstil şirketi var.Yani mesai bitince işyerleri erkenden boşalıyor,geceleri daha ıssız ve kimsesiz geçiyor.Özel güvenlikçiler ve gece nöbetçileri dışında kimseler olmuyor sokakta.O da hepsiyle arkadaş…Mahalle sakinleri ve fabrika arkadaşları ona yardım ediyor.Bazen de o tekstil yezgahlarında çalışıp onlara yardım ediyor.Baskı,makine,matbaa işleri,elinden ne gelirse…Günlük yevmiyesi 5 ile 10 YTL.Para gözetmiyor,ne iş olsa onun için iyi.Çok sıkılınca gezintiye çıktığını söylüyor,pusulası nereyi gösterirse oraya gidiyor.Gitmeyi sevdiği yerler Sarıyer,Kadıköy ve Moda.”Dönülecek bir ev de olmayınca her yer benim” diyor.Sözün bittiği yerde ayrılma vakti geliyor,kısa sohbetimizi bitirirken bir daha görüşmek üzere sözleşip vedalaşıyoruz.Arkamdan,”Evin var mı senin?” diye sesleniyor.Beklemediğim bu soruya,şaşkınlık taşıyan mırıldanmalarla “Evet” diyebiliyorum.,yüzüme bakmadan karşılıyor cevabımı,”Ayaza kalmadan git “.

KAYNAK:15 Şubat 2009,Cumhuriyet Pazar