1 Kasım 2009 Pazar

CEVAT ÇAPAN’IN ŞİİRİ – Turgay Fişekçi

Geçen hafta bir bölümüne değinmeye çalıştığım çok sayıda mutlu rastlantının ortaya çıkardığı bir şair kişiliktir Cevat Çapan.

80’li yıllar,Cevat Çapan’ın kendi şiirine dönüş yıllarıdır.İlk şiiri 1952 yılında,henüz 19 yaşındayken yayımlanmış olmasına karşın ilk şiir kitabı Dön Güvercin Dön aradan 33 yıl geçtikten sonra 1985’te yayımlanır ve o yılın Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanır.

Yılların birikimi içinde yaşama sevinciyle hüznü ustalıkla harmanlayan,yalınlıkla derinliği buluşturan şiirleri peş peşe kitaplaşır:Doğal Tarih,Sevda Yaratan,Ne Güzel Yolculuktu Aklımdan Çıkmaz.Şiirlerinden seçmeler İngiltere ve Fransa’da da kitap olarak yayımlanır

Cevat Çapan şiirine genel bir bakışla yaklaştığımızda hep anlatılan bir hikaye vardır.Bu hikaye,kimi zaman kişisel,kimi zaman toplumsal bir hikayedir.Ancak içlerine kişisel hikayelerle,düşlerin karıştığı hikayelerdir bunlar.Annesini,babasını,dayısını anlatırken Anna Ahmatova’yı,Osip Mandelştam’ı,Cesar Vallejo’yu,Walter Benjamin’i de anlatır.

Aslında bir düşler sağanağı da diyebiliriz onun şiiri için.Yalın görünümlü olmalarına karşın kişisel,toplumsal ya da tarihsel pek çık öykünün iç içe geçtiği,birbiriyle ilintilendiği,buluşup uzaklaştıkları bir olaylar ve düşler sağanağıdır.Bu nedenle gizlerine çok da kolay varılabilecek bir şiir değildir belki.Ama şairin dünyasını tanıyıp,ailesi,geçmişi,yine onun ailesi içinde sayabileceğimiz dünya edebiyatı ve özellikle de şiirinin serüvenlerine açık olanlar için tadına kolay varılacak ve sonra da tiryakisi olunacak bir şiir-
dir Cevat Çapan’ın şiiri.

Bir yaştan sonra sınırsız bir çağrışımlar
zinciridir hayat;
başka kokular,başka görüntülerle saldırır
üstüne tekleyen belleğinle
ve birden başka adlarla uyanırsın bir dağ
yamacında daldığın düşten.
Bir İsveç filminde miydi o küçücük maden-
ci çocuğu
Auguste Renoir’ın adını hecelemeye ça-
lışan?

Sonunda sana sığınıyorum,ey şiir,rüzgar-
ları,fırtınaları yararlı kılan.
Yaşarken güzel adlar koydum çoçuklarıma:
Nigar,Leyla,Alişan.

Çok kabaca özetlemeye çalıştığım olaylar ve olgular,onun bin bir zenginlik içeren hayatının küçük bir bölümüdür yalnızca.Onu tam olarak tanıyabilmek için,gittiği meyhaneleri,yüzdüğü denizleri,gezdiği yerleri,okuduğu kitapları,gördüğü filmleri,oyunları,tanıdığı nice renkli insanportrelerini,çocuklarıyla,öğrencileriyle olan serüvenlerini ayrıntılarıyla bilmek gerekir.Çünkü bütün bunların ve nicelerinin bileşeninin doğurduğu bir şeydir Cevat Çapan şiiri.

Bunca yüksek uçuşa karşın,Cevat Çapan,ayakları yerden kesilen şairlerden değildir.Güçlü gerçekçiliği ve duyarlık eğitimiyle maddi dünya ile yaratı dünyasını birbirinden ayırmadan nir arada koruyabilmeyi başarmıştır.Gerçeklik duygusuyla güzellik duygusu yan yana,bir aradadır.

Lirik şiir yazmasına karşın,şiirde lirik söyleyişle mizahı,ironik tonu da ustalıkla birleştirebilmektedir.

Cevat Çapan’ın düşler sağanağından,bölük pörçük yaşam parçalarından bir şiir dünyası kurduğunu söyledim.Bu yamalı bohça gibi görünen şiir dünyasına biraz geri çekilip de yukarıdan baktığınızda ise karşınızda kusursuz bütünlükte bir yapıtın durduğunu göreceksiniz.

Elbette bütün sanatlar gibi şiirde aslında şairin bireysel serüvenidir.Ama şair bu serüvenine ortak edebildiği okurlarıyla yaşar,çoğalır.

Cevat Çapan’ın Türkçe okuyabilen biz okurlara sunduğu şiir yolculuğu çok güzel.
Ve kim bilir kaç kuşaklar boyu akıllardan çıkmayacak.

KAYNAK:10 Ağustos 2005,Cumhuriyet