4 Ekim 2009 Pazar

GÜNE NEZARETÇİ / Ata ERBAYAV

10 OCAK 2003
-GÜN DOĞARKEN-


Saat sabahın bir vakti.Gün daha yeni uyanıyor,gökyüzü lacivert renginin koyuluğunu bırakıyor,güneş doğmak üzere tetikte...Odamda,masamın başındayım,gün doğumuna nezaretçi.Neler olup bitecek bu koskoca günde?Ne çatışmalar yaşanacak; kimler mutlu,kimler mutsuz olacak;kim doğacak;kim sevecek;kim sevişecek;kim kavuşacak sevdiğine;kim gülümseyecek? Gün,doğarken tüm bu yaşanacaklardan habersiz,öyle sessiz,sakin ve huzurlu. Bir karga ötüşü sessizliği bozuyor,sonra diğerleri...Güne nezaretçi olan ben,izli yorum aydınlığın çoğalışını.Sabah kahvem soğumuş,yudumluyorum onu soğumasına aldırmadan.

Umut var;evet yeni doğanda umut var.Yaşanası bir umut...Tekdüzelikten,yaşananların bıktıran tekrarından,umutsuzluğa götüren kısır döngülerden arınmış bir umut.”Evet olabilir.” dedirten.”Gün farklı doğabilir bugün” dedirten.

Aslında her yeni olan,böyle bir duygu yaratmıyor mu? Aslında herkes için farklı doğuyor gün.Aydınlanan gökyüzünde martıları görüyorum.Onlar için nasıl bir gün olacak kimbilir...Hangi telaşlar,hangi yem bulma gayretleri ?

Penceremden dünyaya bakıyorum.Dünya uyanıyor zamanın bu noktasında. İçimdeki umut dünyanın bu noktasındaki birilerine bulaşsın istiyorum.

Buradan Gönül Teyze’nin penceresini görüyorum.Işık yanıyor.Gönlü o kadar büyük olan biri ki Gönül Teyze...Öyle bilge,öyle sakin,öyle kendinden emin. Konuşsam sular seller gibi bir sohbetin içinde bulacakmışız kendimizi gibi geliyor.

Yazmak benim yaşam amacım.Ve bu amaçtan uzaklaştığım anlarda mutsuz bir adam oluyorum.Evet,yazıyorum artık.Vakit 10 Ocak 2003 olsa da,yaşım 33 olsa da,işsiz olsam da...Yazıyorum yaşama doğru ve yazdıkça yaşıyorum ben...Dünyayı sözcüklere sığdırıyor,onları anlamlandırıyorum.Yazacak öyle şey var ki;hem yazacak,hem yaşanacak...

Annem uyandı,şehir uyanıyor,dünya uyanmakta...Bir koşuşturmadır başladı bu alemde.Bu aleme gün doğdu...