23 Ekim 2009 Cuma

Turgut Uyar’ın Kırıkları – Turgay Fişekçi

Dünya Kitapları Erhan Altan’ın Tomris Uyar’la Turgut Uyar üzerine yaptığı konuşmalardan oluşan bir kitap yayımladı:Ben Koşarım Aşağlara,Koşarım.

Çağdaş Şiirimizin en özgün kişiliklerinden olan Turgut Uyar’ı,şiirlerinin ve yazılarının dışında,evden birinin yaklaşımlarında tanıma olanağı sunuyor kitap.

Çağdaş şiirimizin çok sevilip okunmasına karşın şairlerin yaşamöyküsünü anlatan kitapların eksikliği hep duyulur.O güzel şiirleri yaratan insanların nasıl birer kişilik olduğunu,nasıl yaşadıklarını,nelerden etkilendiklerini nilemeyiz çoğu zaman.Nazım Hikmet dışında yaşamöyküsü derinliğine yazılmış başka bir çağdaş şairimiz yoktur.

Ben Koşarım Aşağlara,Koşarım,Turgut Uyar’ın yaşamı üstüne ayrıntı zenginlikleriyle dolu bir kitap.Kitabın beni en çok etkileyen yanı ise,şairin bilmediğim bir özelliğiyle karşılaşmak oldu:70’li yıllarda,yani şairin ellili yaşlarında beklenmedik ve sık sık yinelenen kırıklar olmuş.Kolu,dirseği,kalçası…
Biri düzelmeden bir başka yanı kırılırmış.

İşin ilginç yanı şair,kırılan yerlerinin sağaltımı için hiç çaba göstermez,neredeyse kırıklarıyla birlikte yaşamayı yeğlermiş.Zorla götürüldüğü hastanelerde de tedaviye karşı edilgen bir direniş içinde olurmuş.

Bir başka ilginçlik ise bu sık sık oluşan kırıklara yol açabilecek kalsiyum eksikliği vb. bedensel bir nedeninde bulunmaması.Kendisini tanıyanların ya da fotoğraflarına bakanların kolaylıkla anlayabilecekleri gibi “aslan gibi “ bir adamdı Turgut Uyar.

O zaman nasıl açıklamalı Turgut Uyar’ın kırıklarını ?

Tomris Uyar,kitaptaki yanıtında.”Ben şu anda pek tahlil edemiyorum doğrusu,belki işime de gelmiyor “ demiş.

Spor yazarı Turgay Renklikurt’a danıştığında ise şöyle bir yanıt almış:”Bu kişiler bir şeyde çok iyi oldukları zaman biraz daha iyisini yapamayacaklarsa bir yerlerini kırıyorlar.Ya da söz konusu kişi bir şeyden çekindiği zaman,başına bir şey getiriyor.Ama bilerek değil tabii.”Nazım’ın,”yarmışım göğsümü / yüreğimi yiyoruz bir dişiyle beraber”
dediği durum mu?

Yoksa çok daha geniş bir dünyaya başkaldırma,daha doğrusu yaşadığı dünyaya katlanamama mı?

Birbirinden güzel şiirler yazmış bir şairin,hayattan böylesine vazgeçmesini nasıl açıklamalı?

Kahramanlık her zaman savaş alanlarında ya da insanlık için can vererek olmuyor.İnsanoğlunun acısını duymak,onu yaşamak ve başkalarına yansıtmak da insana özgü bir kahramanlık.Turgut Uyar şiirlerinde bu acıyı benzersiz biçimlerde ortaya koydu.Bu acıya dayanmak ve ona karşı direnmek kadar dayanamamanın da çağdaş
Bir kahramanlık olduğunu sanıyorum.Mayakovski’den Yesenin’e,acıyla baş edemeyen çok sayıda şair sayılabilir.

Turgut Uyar’ın son dönemlerinde yaşamdan vazgeçtiği çok belliydi;tıpkı kuşaktaşı Cemal Süreya’nın üstü kalsın diyerek dünyadan ayrılışı gibi,o da yaşadıklarını ve gördüklerini yeterli bulmuş olmalı.

Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor.

KAYNAK:4 Ocak 2006,Cumhuriyet