27 Haziran 2009 Cumartesi

Ecevit ve...Ruhun Snunumu / Ahmet Tan -II

Ecevit ve…
“ Ruhun Sunumu” / Ahmet Tan – II

Ecevit daha sonra bu sunuma şunları eklemişti:

“Açık toplumda siyaset adamının özel eylemleri de günü geldiğinde açıklanması gerekir!”

Günü geldi mi ? Bilemiyoruz.

Ama şu sözler de Ecevit’in:

“Şiiri özel eylemim saysam bile,bu özel eylemin toplumsal yaşamımdan ve siyasal eylemimden büsbütün kopuk olmadığını da biliyorum.Siyasete girdim diye şiir yazmayı,şiir çevirmeyi bıraksaydım,siyasette ben ben olamazdım.”

Bu yazıda bizzat Ecevit’in kendisinin de belirttiği gibi Ecevit’i daha iyi anlamak için onun şiirine,şiirle sürdürdüğü serüvene daha yakından kulak vermek gerekiyor.

Lise yıllarında sağla,solla ilgilendiğini gösteren bir belirti olmadığı söylense de için için ”sol”u yücelttiğini de söylemek mümkündür.Şöyle bir mısra hangi solcunun aklına gelebilir:

“çocuk annesinin sağ
mmesinden ayrıldığı
zaman bağırır
ve bir an sonra solunda
teselli bulur “


Ecevit bu ülkede “sol”u meşrulaştıran ilk ve tek siyasetçi olmuştur.Ecevit,solu kitap sayfalarından,aydın sohbetleri mahkumiyetinden kurtarıp devlet katına çıkartan,yasalaştıran,yasallaştıran bir devlet adamıdır.Bu,
Atatürk ve İnönü sonrasında gerçekleşen en önemli sosyopolitik başarılardan biridir.Türk toplumu dinsel,tarihsel,geleneksel olarak “sol”u günahla,kötülükle hatta temiz olmayan birçok şeyle eş anlamlı görmüştür.”Solundan mı kalktın ?” sorusunun,”sol omuz başındaki meleğin” zabıt defterine günahları yazdığının anımsanması yeterlidir.

Ecevit,”Ortanın Solu”yla bu ön yargıları yumuşattı ve giderek meşrulaştırdı.Sağ siyasal taraf,Ecevit’e,“sol”u,yani mekruh sayılanı” gündelik dile soktuğu için en amansız düşman gözüyle baktı.”Aşırı Sol” ise zaten kendilerine karşı çektiği “demokratik sol” duvar nedeniyle Ecevit’e hiçbir zaman sempati beslemedi.Bunlar önümüzdeki dönemde siyaset bilimcilerin incelemesine gereksinim duyulan konulardır.

Tagore’un yaşama veda ettiği gün,tümüyle rastlantı,-belki de yeniden dünyaya geliş inancına uygun olarak – o gün doğan ve ileride şair olacak bir kıza Gitanjali adı verilmiş.

Rastlantıya bakın ki Gitanjali adlı kız tam da Ecevit’in “Gitanjali”yi Türkçeye kazandırdığı bir yaşta,16 yaşında ruhunu ölüme sunmuştu.Kansere yenik düşmüştü.Ecevit,” Gitanjali”den çok etkilendi.Sanskrit dilini öğren-
meye kalkacak denli etkilendi.

Hindistan Hükümeti,Ecevit’e 60 yıl sonra bu ülkeye Başbakan olarak yapacağı ziyaret öncesinde bir sürpriz yaptı.Özel bir baskıyla 1941 yılındaki o çeviriyi kitaplaştırdı.Belki de “ruhunu sunuşu”nun ana hatları “Gitanjali” de yer aldığı için Ecevir buna “yaşamımdaki en büyük armağanlardan biri” dedi:

“Buradan giderken ayrılış sözüm şu olsun ki,görmüş olduğum,erişilmez bir şeydir.Işık okyanusunun üzerinde yayılan bu lotusun saklı balından tattım.Onun için ben artık mutluyum,ayrılış bu olsun.Bu sonsuz şekillerin oyun evinde,kendi oyunumu oynadım.Oyun sıram seninleyken,kim olduğunu hiç sormadım.Ne utanç bildim,ne korku…

KAYNAK: Bütün Dünya 2000 Dergisi,Temmuz 2006